BBM Magazine Issue-Sayı: 39 July/August - Temmuz/Ağustos 2020

ARTICLE • MAKALE 61 BBM / JULY-August 2020 • temmuz-ağustos 2020 right corner of the first page of Hürriyet daily. "Who is behind this biscuit?" it was saying. This was because Ülker was on the list of the top 500 companies again. It was the first time that I felt the necessity of corporate communication. My beloved father, Sabri Ülker said, "Son, they don't deem us worthy of our busi- ness." If you think about my father's answer for a short little, you may realize that it reflects the whole soul of the business func- tion called Corporate Communication. Moving forward unobtrusively was possible for us only through structuring our business as small companies. Years passed, Sabri Ülker in 1994 appeared at the launch of Bizim Yağ for the first time and said, "We have opened the lid of the pot." Now, thanks to the self-confidence due to being transpar- ent, we prefer not to give information to the ISO lists, since the accounting standards are not being complied. We have a saying, "Spear pierces the sack". After the es- tablishment of Yıldız Holding in the retail market with our rapid development in the FMCG sector in Turkey our products were placed on the shelves in around fifty categories. Particularly after the acquisition of Godiva, the spear pierced the sack. Open, transparent, neat corporate communication is an integral part of our business today. We take care to answer without being asked, and to provide accurate answers to un- necessary questions. We know that we arousing curiosity, but when sweetening your mouth, our aim is purely and simply your happiness. There are many case studies in Professor Joep Cornelissen's book entitled Corporate Communications that clarifies theoreti- cal issues. It is both a detailed textbook and an enjoyable editing to be read with pleasure. Frankly, I am one of those who think that business administration and communication can be taught to young people through anecdotes. In fact, I think that these anecdotes will be more educatory if these events take place in environments where young people are educated and work. For this reason, let me try to explain how I perceive the concept corporate communication from my own perspective through three anecdotes. The first anecdote is about the 28 February (post-modern coup process) in 1997. In that period, boycott lists were pub- lished in the media. According to some newspaper reports, Ül- ker was also one of the brands to be boycotted. The list was quite complicated, imagine there were even lahmacun sellers and street vendors. It was asserted that this list was prepared by the Turkish General Staff. But when it was evaluated a little bit, it was understood that it was prepared by some indefinite powers to form public opinion and was not an even list. In fact, the perpetrator of the list was not disclosed. But some people were speculating on this list, as if they were taking some bu bisküvinin arkasındaki?" diye yazıyordu. Zira yine Ülker ilk 500 firma listesinde başlardaydı. İşte ilk defa o zaman kurum- sal iletişimin gerekliliğini hissettim. Sevgili babam Sabri bey ise “Oğlum bizi işimize yakıştırmıyorlar” diye geçiştirmişti. Biraz ba- bamın cevabını düşünürseniz Kurumsal İletişim denilen işletme fonksiyonunun tüm ruhunu yansıttığının farkına varabilirsiniz. Daha sonra dikkat çekmeden ilerlemek ise işlerimizi küçük şirketler şeklinde yapılandırmakla kabil oldu. Yıllar geçti, 1994 yılında Sabri bey Bizim Yağ lansmanında ilk defa basının karşı- sına çıkıp “tencerenin kapağını açtık” dedi. Şimdi ise şeffaflığın verdiği güvenle muhasebe standartlarına uyulmadığı için İSO listelerine bilgi vermiyoruz. Bizde “mızrak çuvalı deler” diye bir söz vardır. Yıldız Holding kurulduktan sonra Türkiye’deki hızlı gelişmemizle FMCG sek- töründe perakende piyasasında elliye yakın kategoride raflarda yer alıyorduk. Hele daha sonra Godiva’nın alınması ile mızrak çuvalı deldi. Bugün açık, şeffaf, düzenli kurumsal iletişim işimizin ayrıl- maz bir parçası. Sorulmadan cevap vermeye, gereksiz suallere yerinde cevaplar vermeye özen gösteriyoruz. Biliyoruz merak uyandırıyoruz ama ağzınızı tatlandırırken amacımız sadece ve sadece mutluluğunuz. Profesör Joep Cornelissen’in Kurumsal İletişim adlı kitabında teorik konulara açıklık getiren çok sayıda örnek olay var. Hem mufassal bir ders kitabı hem de ilginç bir kurulumu olan zevkle okunacak bir kitap. Açıkçası ben işletmeciliğin ve iletişimciliğin gençlere örnek olaylarla öğretilebileceğini düşünenlerdenim. Hatta bu olaylar gençlerin yetiştiği ve çalışacağı ortamlarda ce- reyan ediyorsa daha da öğretici olacağını düşünüyorum. Bu nedenle başımızdan geçen üç örnek olayla kurumsal iletişimi kendi açımdan nasıl anlıyorum anlatmaya çalışayım. İlk olay 1997’de yaşanan 28 Şubat süreci ile ilgili. O dönem- de medyada boykot listeleri yayınlandı. Bazı gazete haberlerine göre Ülker de boykot edilmesi gereken markalardan biriydi. Liste oldukça karmaşıktı, düşünün lahmacuncular ve işporta-