BBM Magazine Issue-Sayı: 44 May/June - Mayıs/Haziran 2021
57 INTERVIEW • RÖPORTAJ BBM / MAYIS - HAZİRAN 2021 • MAY - JUNE 2021 tions, “What can be produced biotechnologically in Turkey, what is actually needed in this field and how can I contribute to my country?”, ever since the years of doctoral studies. I noticed in the research I con- ducted in the following years within the framework of these questions, that Turkey imported 150 million dol- lar worth of industrial enzymes, approximately. The en- zyme market, which is needed by almost every indus- try and sector, has a share of 2 billion dollars regionally and 10 billion dollars globally. On the other hand, our country imports all of what it needs. There is no in- dustrial enzyme producer across the region from North Africa all the way to Russia. We came up with an idea to found a biotechnology factory capable of producing the enzymes –which we import- using the national and limleri ve Biyoteknoloji Enstitüsü Müdür Yardımcısı ve LIVZYM Biyoteknoloji Kurucu Genel Müdürü olarak ça- lışmalarıma devam ediyorum. Türkiye’ye döndüğünüzde yaptığınız ilk şeylerden biri Bezmialem Üniversitesi Yaşam Bilimleri ve Bi- yoteknoloji Enstitüsü’nü kurmaktı. Enstitüyü kurma amacınız neydi? Yurda dönüş kararı almam, hayatımdaki dönüm nok- talarından birisidir. Bu kararı almamda beni cesaretlen- diren ve her zaman sitayişle anacağım kıymetli dostla- rıma minnet duyduğumu burada da yinelemek isterim. Etrafımdaki insanların desteklerinden de güç alarak tersine beyin göçünü hayata geçirmek üzere 2014 yı- lında ülkemize döndüm ve de Bezmialem Vakıf Üni- versitesi bünyesinde Biyoteknoloji Enstitüsü Kurulumu çalışmalarına yoğunlaştım. Üniversitedeki Mütevelli Heyeti Başkanımız ve Rek- tör Hocamızın himayelerinde ve bu alandaki çok güçlü destekleriyle, gerçek anlamda dünyadaki başarılı ör- neklerin uygulamalarını yansıtabildiğimiz bir enstitüyü kurabildik. Üniversitemizin 40 Milyon TL’yi aşan yatı- rımıyla kurduğumuz ve eğitimlerini MIT, Stanford ve John Hopkins gibi dünyanın sayılı üniversitelerinden almış olan 10 akademisyen araştırmacının çalıştığı la- boratuvarlarımız mevcut. Böylece yurt dışından biyo- teknolojiye hakim olan çok kıymetli insanları ülkemize transfer etmiş olduk. LIVZYM Biyoteknoloji, bugün Ortadoğu ve Afrika’nın ilk ve tek Biyoteknoloji Ar-Ge fabrikası. Bu gurur verici yatırımın kuruluş öyküsünü anlatır mısınız? Daha doktora yıllarından itibaren “Türkiye’de biyo- teknolojik olarak neler üretilebilir, bu alanda ihtiyaçlar neler ve ülkeme nasıl katkı sağlayabilirim?” soruları, zihnimi meşgul etmeye başlamıştı. Sonraki yıllarda bu sorular çerçevesinde yaptığım araştırmalarda gördüm ki Türkiye’nin yaklaşık 150 milyon dolarlık endüstriyel enzim ithalatı var. Hemen her endüstrinin ve sektörün ihtiyaç duyduğu enzim pazarı bölgesel olarak 2 mil- yar dolar, dünyada ise 10 milyar dolarlık bir paya sahip. Ülkemiz ise, ihtiyacının tamamını ithal ediyor. Kuzey Afrika’dan Rusya’ya kadar olan bölgede de endüst- riyel enzim üreticisi yok. Bu alanda dışa bağımlılığın azaltılmasının sağlanması için ithal ettiğimiz enzimleri yerli ve milli imkânlarla üretebilecek bir biyoteknoloji fabrikası kurma fikri doğdu. Enstitüyle eş zamanlı olarak da diğer bir hayalim olan teknoloji start-up konseptiyle LIVZYM’i de Türkiye’ye döner dönmez yine 2014’te kurdum.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTMxMzIx